Abidin Sever

HAC İBADETİ

(...) Çoluk çocuğumuz bile bizim için bir imtihandır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır”(Enfal:8/28. Oğluna olan sevgin bile, seni deneme yoludur. Hz. İsmail’in sevgisi Hz. İbrahim için bir imtihandı; şeytanla karşılaşmalarında onun tek zayıf yönü olmuştu bu. (...)
DEVAMI

 
Hulusi Kaya
  Binlerce yıl Tarihe tanıklık eden Ülke: Mısır

(...)Bununla birlikte Osman’lının hizmetleri de Kahireyi kuşatmış. Yapılan her eser ya onarılmış ya ilave edilmiş veya yeni yapılmış. El Ezher camisinden tutun da, Kahire kalesi dahil olmak üzere, Amr İbnul As cami gibi, Hz. Hüseyin Cami gibi kahire başyapıtlarında mutlaka izleri bulunuyor. Şimdi adım adım gezimizin detayları. (...)
DEVAMI

 
 
 
ÖNEMLİ LİNKLER
 
Arama Yap

Google



 
Mustafa Uysal'ın kaleminden

Allahın adıyla

Eğitim, öğretim ve terbiye nedir?


Bir ilahiyatcı ve eğitmci olarak yazmam gereken en iyi alanın eğitim, öğretim ve terbiye ile ilgili olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu konu hem uzun yıllardır profesyonel ve gönüllü olarak emek verdiğim ve halen çalışmakta olduğum mesleğim hem de biz Avrupadaki ki müslümanların aşması gereken en önemli sorun olarak karşımızda duruyor. Uzun yıllar da en önemli sorun olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

Bir gün bu mesele yani eğitim, öğretim ve terbiye meselemiz en öncelikli çözülmesi ve çözümü için en fazla üzerinde durulması ve çalışılması gereken sorunumuz olmaktan çıkarsa, biri son derece kötü, aklıma getirmek bile istemediğim, diğeri ise bunun tam tersi, gerçekleşmesi hayatımın gayesi diyebileceğim iki durumdan biriyle yüzyüzeyiz demektir. Ya kendimizi inkar etmiş ve batı toplumu içinde kaybolup gitmişiz, ya da bulunduğumuz ülkelerde bugünkü Avrupalı Yahudiler gibi kendimizi, bütün özelliklerimizle, toplumun her katmanında kabul ettirmişiz demektir.

Bir anne-babaya veya bir öğrenciye bu yazılarla az da olsa faydalı olabilir ve dua alabilirsem, amacıma ulaşmış olurum.

Tabi ki büyük bir iddiam yok ama inşaallah, ümit ederim ki o ki, az da olsa bu yazıların bir katkısı olur. Bu yazılarla ilgli veya yazıların dışında bana ulaşmak isteyen olursa elektronik posta adresim: m_sofu_uysal@hotmail.com

Bu kadar bir girişten sonra Alemlere rahmet Hz. Muhammed (sav) in sünnetine uymak için kısaca kendimi tanıtmak istiyorum.

Her ne kadar nufuz cüzdanımda 1964 yazsa da, gerçekte1963 yılı Baharın da (tahmini olarak mart ayının on ile yirminci günleri arasında, tımarda) Bozkandak Köyünde doğmuşum. On dört yaşına kadar köyümde yaşadım ve daha sonra ailecek Karaman’a göçtük. 1983 yılında Karaman İmam-Hatip Lisesinden 1988 yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldum. 1989 yılında Hollandaya evlilik yoluyla yerleştim.Temizlik, magaza işi, Türkçe öğretmenliği, hapisane imamlığı, din dersi öğretmenliği gibi değişik işlerden sonra, dört yıldır ISG Ibn Ghaldoun Ortaokulunda Rehber öğretmen (leerlingbegeleider) olarak çalışıyorum. Utrecht te İslam İlkokulunda din dersi öğretmenliği Hollanda İslam Federasyonunda ve değişik cemiyetlerde genellikle eğitimle ilgili ve diğer bazı alanlarda cemiyet yönetimlerinde bulunmanın yanısıra , değişik camilerde kısa dönemli imamlık ve çocuk okutma gibi gönüllü işler de yaptım. Bunlardan biri de başarısızlıkla sonuçlanan Bozkandak Köyü Cenaze Fonuydu.

Eğitim, öğretim ve terbiye nedir diyecek olursak, ilk bakışta birbirinin aynı gibi algılanan veya anlaşılan kavramlardır. Ama aynı alanda ve birbirleri ile doğrudan ve çok yakın ilgileri olmalarına rağmen birbirlerinden oldukça farklı anlamlar ifade ederler. Bu terimleri ayırdedilebilmeleri zor ama farkli karakterlere sahip bir üçüzlere benzetebiliriz. Bu farklıllıkların gereğinin yerine getirilmesi ise insan üzerinde istenilen etkinin oluşturulabilmesi için kaçınılmaz bir durum arz eder.

Daha basit bir ifedeyle, yüzde yüz olmasa da, yüzde doksandan fazla bir oranda, diyebiliriz ki insanın duygu ve düşüncesinin istenildigi gibi şekillenmesi, çok istemek ve fedakarlık göstererek ama yanlışlıklar yaparak değil, fakat bu üç kavramın, yani eğitim, öğetim ve terbiye ile ilgili yapılması gerekenlerin doğru yapılamsı ile gerçekleşebilir.

Bana göre öğretim insana bilgi aktarılmasından ibarettir. Eğitim bu akatarılan bilginin insanı günlük hayatında yönlendirmesi, terbiye deyince ise akla, ahlakı değerler çerçevesi içinde insanın başka insanlar, canlılar ve doğa ile ilişkisini sürdürmesi gelir.

Hem öğretim, hem eğitim hem de terbiye, akli fonsiyonları normal işleyen bir insan için doğumdan ölüme kadar, haytının her döneminde doğru veya yanlış, az veya çok, etken veya edilgen (aktif veya pasif) olarak gerçekleşir.

Bu üç kavramın farkını yani eğitim, öğretim ve terbiyenin farkını şöyle bir örnekle daha iyi anlayabiliriz.

Siz kendinizi bir an bir öğretmen olarak düşünün. Yıllar önce bir sınıfta bir yıl boyu öğrencilerinize ticaret ve ticarette dürüstlüğü anlattınız. Sene sonunda bütün anlattıklarınızdan Yazılı bir yoklama (imtihan) yaptınız. Baktınız sınıfta üç öğrenciniz on üzerinden on aldılar yani öğrettikleriniz konuları çok iyi öğrennişler. Siz burada iki konuda yani ticaret ve ticaret ahlakı konularında 1- bu üç öğrenciye de öğrettiniz 2- bu öğrencilerinizin ticareti (her hangi bir ticari alanda dükkan, işletmecilik v.s.), günlük hayatında uygulamaları için yani iyi bir tüccar olmaları, doalyısıyla yanlışlıklar yaparak iflas etmemeleri ve iyi kazanç yapmaları için eğitmeye çalıştınız. 3- Ama aynı zamanda yüksek kazanç yapmak uğruna müşterilerini kandırarak bozuk eksik v.s yani müşterilerine bilerek haksızlık yapmamaları konusunda dini, kültürel ahlakı kuralları ve kanunları anlatarak terbiye vermek istediniz.

Aradan yıllar geçti. Baktınız bu öğrencilerinizden birincisi ticaret yapmıyor başka bir işle meşgul çünkü ticareti sevmiyor veya iflas etmiş. Bunun anlamı siz bu öğrencinize sadece öğretmişsiniz. Çünkü sizin öğretmen olarak anlattıklarınızı günlük hayatında uygulamıyor veya uygulayamıyor. Dolayısıyla burada eğitimden bahsetmenin bir anlamı yok çünkü günlük hayatında uygulamıyor. Ticaret yapmayan bir insandan ticaret ahlakı da sorulamayacağına göre verdiğiniz terbiyeden de bahsedemeyiz.

Ikincisi ticaret yapıyor. Bu öğrencinize hem öğretmiş hemde eğitmişiniz. Fakat helal ve haramı ayırma gibi bir hassasiyeti yok dolayısıyla bu öğrencinizin terbiye alamama sorunu var demektir.

Üçüncüsü ise sizin beklediğiniz gibi bir tüccar. Bu öğrenciniz ise hem ticaret ahlakını elinden geldiğince gözetmeye çalışıyor, hem de iyi bir tüccar. Üçüncü öğrencinizi hem öğretmiş hem eğitmiş hem de bu öğrencinizin terbiyesi istenilidiği gibi demektir.

Buradan çıkan sonuç şu: Aynı öğretimi alan birinci öğrenciniz yeterli eğitimi ikinci öğrenciniz ise istenilen terbiyeyi alamamışlar. sonuncusu ise hem iyi bir eğretim almış çünkü öğrendiğini uyguluyor hem de ticaret ahlakını uyarak yeterli terbiye aldığını gösteriyor.

Bu yukarıdaki örneği milyonlarca diğer örneklerle çoğaltabilirsiniz. Özellikle dini eğitim öğretim ve bu açıdan terbiye üzerinde düşündüğünüzde. Mesela; hemen hepimizin ibadet konusunda bilgimiz vardır. Namaz kılmayı düşünün. Bu ibadeti günlük hayatında yapanlarla ilgili hem öğretim hem de eğitim gerçekleşmiştir. Yapmayanlar sadece öğrenmiş dolayısıyla burada eğitimden bahsedemiyoruz. Günah olduğunu bile bile sık sık küfreden, dedi kodu yapan yani başkalarınının hakkına girenin de terbiye sorunu var demektir.

Gelecek yazımda, çocuklarımıza genel olarak ve çocukluk dönemlerine göre doğru yaklaşım ile ilgili iki konu üzerinde duracağım inşaallah

Allah'a emanet olun.
 Bu yazı 3227 defa okundu.
Önceki yazılar...
1

Eğitim, öğretim ve terbiye nedir?

2

Öğretimden Eğitim ve Terbiyeye

3

Eğitim ve terbiye de bir yaklaşım sorunu.

   
Başa Dön