Abidin Sever

HAC İBADETİ

(...) Çoluk çocuğumuz bile bizim için bir imtihandır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır”(Enfal:8/28. Oğluna olan sevgin bile, seni deneme yoludur. Hz. İsmail’in sevgisi Hz. İbrahim için bir imtihandı; şeytanla karşılaşmalarında onun tek zayıf yönü olmuştu bu. (...)
DEVAMI

 
Hulusi Kaya
  Binlerce yıl Tarihe tanıklık eden Ülke: Mısır

(...)Bununla birlikte Osman’lının hizmetleri de Kahireyi kuşatmış. Yapılan her eser ya onarılmış ya ilave edilmiş veya yeni yapılmış. El Ezher camisinden tutun da, Kahire kalesi dahil olmak üzere, Amr İbnul As cami gibi, Hz. Hüseyin Cami gibi kahire başyapıtlarında mutlaka izleri bulunuyor. Şimdi adım adım gezimizin detayları. (...)
DEVAMI

 
 
 
ÖNEMLİ LİNKLER
 
Arama Yap

Google



 
Zekeriya Boray'ın kaleminden

KUR’AN’I KERÎMİ OKUMAK, ANLAMAK VE YAŞAMAK( 1)

- وعن عثمانَ بن عفانَ رضيَ اللَّه عنهُ قال : قالَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعلَّمهُ رواه البخاري .

Osmân İbni Affân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (S.A.V) şöyle buyurdu:

“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”

Kur’an Arapcada”okumak”anlamına gelen bir mastar olup,”okunan şey” manasında isim olarak kullanılmaktadır.Bu tarife göre Kuran genelde her okunan şeyin ismi olabileceği gibi özel olarak Hz Muhammed (s.a.v)e vahy yoluyla indirilmiş olan Allahın Kelamının ismidir.Tıpkı Hz Musa(a.s)ya indirilen kitaba Tavrat ,Hz İsa(a.s)ya indirilene İncil adlarının verildiği gibi,son Peygamber olan Hz Muhammed(s.a.v)e indirilen kitaba da Kuran özel ismi verilmiştir.

Okumaktan maksadın anlamak ve bilmek olduğunu söylemeye lüzum olmadığı kanaatindeyim.Çünkü anlamadan okuyana “ öyleyse niçin okuyorsun denilebilirse de okuyan birine anlamak için mi okuyorsun demek soruyu soran için abes olarak karşılanır.Bir gazeteyi bir mektubu veya bir kitabı anlamak için okuruz herhalde, anlamaktan başka bir maksatla okunmaz eğer bu amacın dışında okunuyorsa, laf olsun diye veya görsünler de beni övsünler veya gösteriş için okunuyorsa bu okuma zaman öldürmeden başka bir şey değildir.Zaten Kur’an da bunun için asla okunmaz.Okumaktan amaç anlamak olunca , ebetteki anlamanın da bir amacı olacaktır.Bu amaçta okunan şeye bağlıdır..bir mektup okuyorsak haber almak,gazete okuyorsak günlük haberleri almak bilgilenmek için ,okuduğumuz ilmi bir eser ise bu okumalar. bilgi sahibi olmak, araştırmak gibi bir maksada bağlıdır.

. Kuranı Kerimin okunması söz konusuysa akla iki şey gelir.Birincisi Allahın Kelamını Kuranı Kerimi, mushafını ezberden veya yüzünden okumak akla gelir .İkincisi ise ;Allahın yazılı olmayan kevni ayetlerini incelemek,düşünmek ve ibret almaktır.Kevni ayetler demek;Allahın varlığına ve birliğine eşi ve benzeri olmadığına, azamet ve kudretinin büyüklüğüne ve Yüceliğine delalet eden,insan ve onu kuşatan yaratılmışların tamamı gökyüzü ,yeryüzü,bizzat insanın kendi, dağlar,tepeler ırmaklar nehirler,denizler okyanuslar hayvanlar,böcekler arılar….vb Şimdi Kuranı Nasıl okumamız gerektiğini biraz açmaya çalışalım.Bizzat Kur!anı Kerimde Kuranın nasıl okunması gerektiğini belirten ayetler var.

Yüce Allah, Furkân sûresinin 32. âyetinde, Kur'ân-ı ağır ağır okuduğunu (parça parça indirdiğini) bildirmiş ve Müzzemmil sûresinin 4. âyetinde ise Peygamberimize, dolayısıyla her mümine, "...Kur'ân'ı tertil ile oku" buyurmuştur Bir şey düzgün, düzenli, güzel ve muntazam olmak anlamındaki "retel" kökünden türeyen TERTİL:Kelimesi sözlükte; sözü güzel, düzgün, yerinde ve itinalı söylemek, bir şeyi düzenlemek, sıralamak demektir. ISTILAHTA, Kur'ân-ı yavaş yavaş, anlamını düşünerek, harflerin mahreçlerine ve tecvit kurallarına dikkat ederek, anlama göre sesini yükseltip alçaltarak ve itina ile okumak anlamına gelir.İşte Kur!an yukarıdaki tarife göre okunmalıdır.
Kuranı Kerimi anlamadan okumanın, insanı yukarıda zikrettiğimiz maksatlara götürmeyeceği ve dolayısıyla Kuranın o insana bir fayda sağlamayacağı muhakkaktır.Fakat ne yazık ki bugün Müslümanlar,özellikle milletimiz,Arapçayı bilmemektedir ve Türkçe yazılmış tefsirlerden istifade etmedikleri için Kuranı anlamadan okumayı yeterli görmektedirler. Elbette ki Kuranın lafzını okumak hem bir ibadet hem de çok sevap,okunmasın demiyoruz, Kelamullahı sadece arap dili ile yazılı olan lafızlarını, kuru kabuk şeklindeki zarfını okuyorlar, maalesef onların içini,özünü asıl değeri olan kısmını yani okuyanlara gıda verecek olan muhtevasını okumuyorlar.Tıpkı cevizin içini bir tarafa atıp ta kabuğunu yemeğe ve onunla beslenmeye çalışmak gibi.Bu yüzden onun ihtiva ettiği manaları bilmiyor ve Kuranın ruhunu idrak edemiyorlar.Bu yazımız Kuranı okunmasıyla, kıraati ile ilgili olacak. İnşallah ilerideki bir yazımızda da Kur’anı anlayarak okumanın önemi ile ilgili bir yazı yazarız. Şimdi Kuranı Kerimin kendisine indiği en güzel Okuyan ve en güzel okuyanları yetiştiren peygamberimiz(S.A.V) ve Sahâbîlerin (R.ANHÜM) Kur’an’ı Kerimi nasıl okuduklarına bir bakalım.
SAHÂBE(Canım sana fed â olsun Yâ Rasûlellâh diyenler, Allah hepsinden razî olsun) Kur’an okumayı ibadet ve Allah ile konuşma olarak telakki ederler öyle Kuran okurlardı.

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor. (Ankebut suresi, 45. ayet)

Kur’an, Kur’an okumayı, imanın bir alameti olarak görmüştür:

الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلاَوَتِهِ أُوْلَـئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمن يَكْفُرْ بِهِ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْخَاسِرُون

Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, ONU GEREĞİ GİBİ OKURLAR. İşte bunlar ona inanırlar.Onu inkar edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. ﴾Bakara suresi121.ayet)

ELMALILI HAMDİ YAZIR, HAK DİNİ KURAN DİLİ adlı Tefsirinin 1.cildinin 485 sayfasında. Kur’an’ı hakkıyla okumayı şöyle açıklar: “ yani dikkatle ve tane tane okurlar, dillerine vird ederler, ders yaparak okurlar. Tahriften, karıştırmaktan koruyarak, heva ve heveslerinden uzak kalarak, kelimelerinin telaffuzunu, manasını ve hükümlerini cidden gözeterek, dikkatlice, saygılı ve devamlı bir şekilde, bilmediklerini, anlamadıklarını ehlinden sora sora, iyi niyetle, temiz kalple ve temiz ağızla okurla” İşte Kuran böyle okunmalı Herşeyde olduğu gibi Kuran okumada da onları örnek almalıyız..Burada virdin ne anlama geldiğini açıklamak gerkir diye düşünüyorum. Diyanet işleri başkanlığı sitesinde dini kavramlar sözlüğünde (VİRD=Sözlükte "gelmek, getirilen su, su hissesi" gibi anlamlara gelen vird, tasavvufta, günlük dualar, düzenli bir şekilde belli zamanlarda okunmak üzere âyet, hadis ve ermişlerin sözlerinden derlenmiş dualar, ahzab, hizb, ezkâr, zikir demektir. Her tarikatın kendine özgü bir evrâdı (virdleri) vardır. Bu duaların çoğu Kur'ân-ı Kerim'e ve hadislere dayanır.)açıklanmaktadır. Şimdi Kuranı Kerimi en güzel okuyanlar onlardı: İşte onlardan birisi de Abdullah İbn Mes'ud, Kâbe'de Kur'ân okumak istemişti. Hz. Peygamber ve Ashâbı bunun tehlikeli bir hareket olduğunu, özellikle Mekke'de kendisini himaye edecek büyük bir âilenin bulunmadığını, müşriklerin ona karşı pervasızca hareket ederek kendisini işkenceye uğratacaklarını söylemişler, fakat İbn Mes'ud'un iman coşkunluğu bütün bunları geçmiş: "Beni, onların şerrinden Allah korur!" diyerek kalkmış ve Kâbe'ye gitmişti.İbn Mes'ud'u kızgın kumlara yatırıp İslâm'ı terk etmeye davet ettiler. Fakat İbn Mes'ud, bu ezalara zerre kadar önem vermedi. Müşrikler de işkencelerinin bir fayda vermeyeceğini anlayarak onu bıraktılar. Hastalandı ama davasından vaz geçmedi. Önce habeşistana daha sonra da Medineye hicret etti. Bir gün Mescid’te İbn Mes'ud, güzel sesle Nisâ sûresini okuyordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte mescide gelmiş ve onu zevkle dinledikten sonra şöyle demişlerdi: "İbn Mes'ud! Ne dilersen dile nâil olursun!"

İbn Mes'ud, bir gün Rasûlullah'a: "Biz Kur'an'ı sizden okuduk, sizden öğrenmedik mi?" demiş, Rasûlullah da şöyle buyurmuştu: "Evet ama ben Kur'an'ı başkalarından dinlemek isterim."


İbn Mes'ud diyor ki: "Bir gün Rasûlullah'ın huzurunda Nisâ sûresinden bir bölüm okuyordum. "Her ümmetten bir şâhid getirdiğimiz, seni de onların üzerine şâhid getirdiğimiz vakit, bakalım onların hali nice olacak?" (en-Nisâ, 4/41) ayeti kerimesine geldiğim zaman, Rasûlullah'ın gözleri yaşarmıştı

Kuranı Kerim de onlar için şöyle buyrulur. Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.( Enfâl sûresi 2.Ayet )Şimdi birde zamanımıza bakalım Kuran nasıl okunuyor. Kur'ân-ı Kerim toplumumuzda en çok okunan kitap durumunda(Elhamdülillah) ve evinde Kur'ân-ı kerim bulunmayan olmamasına rağmen ne yazık ki,yukarıda belirtilen vasıflarda okunmayan, en az anlaşılan kitap durumundadır. Kur’anı Kerimin okunuşuyla ilgili olarak İstiklâl Marşımızın Şairi Merhûm Mehmet Akif Ersoy Safahat adlı eserinin 169 sayfasında aynen şöyle yazıyor.

İbret olmaz bize,her gün okuruz ezber de!

Yoksa,bir maksat aranmaz mı bu âyetlerde?

Lafzı muhkem yalnız anlaşılan,Kur’anın,

Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mânanın:

Ya açar Nazm-ı Celîlin,bakarız yaprağına;

Yahut üfler,. geçeriz bir ölünün toprağına

İnmemiştir hele Kur!an, bunu hakkiyle bilin,

Ne mezarlıkta okumak,ne de fal bakmak için!

Bu havalidekiler pek yaya kalmış dince;

Öyle Kur!an okuyorlar ki sanırsın Çince!


Evet bu gün Rabbime binlerce şükürler olsun Kur’anı Kerim dünyada en çok okunan kitap ,Müslümanlar olarak bununla ne kadar övünsek gururlansak yeridir.Ancak şu soruları da kendimize sormamız gerektiğine inanıyorum. Kur’anî bir ibareyle,ifadeyle “HAKKİYLE” okuyabiliyor muyuz? harflerin mahreçlerini yerli yerince çıkarabiliyor muyuz? Okurken harekelere yerli yerince dikkat ediyor muyuz? Tecvid kurallarını biliyor ve uygulayabiliyor muyuz?tertil üzere mi okuyoruz?Okuduğumuzu anlayabiliyor muyuz?Anlıyorsak hayatımıza uygulayabiliyor muyuz?Kur’anî bir hayat yaşayabiliyor yaşatabiliyor muyuz ?Okuduğuz zaman imanımız artıyor, kalplerimiz ürperiyor, gözlerimiz yaşarıyor mu? Kur’anı Kerimi okurken rabbimizle konuştuğumuzun farkında mıyız?Okuduğum her harfe on sevap verildiğini biliyor muyuz? Okuduğumuz ayetlerin ahirette bize şâhitlik edeceğini biliyor muyuz?Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. Eğer bu sorular evet diyebiliyorsanız, Sizi cân’u gönülden tebrik ediyor , yaşınız kaç olursa olsun ellerinizden öpüyorum. Kur!anla geçen uzun ömür niyaz ediyorum. .Çocukluğumdan beri Kur’anla iç içe olmuş,iyi bir Kuran eğitimi almış, kırk senedir de Kuran eğitimini veren birisi olarak, Kuranın ifadesiyle (bihakka tilâvetihî “HAKKIYLE” Okuyabildiğimizi söylemek biraz zor. Ancak bizim Kur!an okumaya başladığımız 1950 yıllardan bu yana Kur!anı Kerim Kıraatinin (okunuşunun)eğitim ve öğretiminde çok mesafe alındığını söyleyebilirim. Bu alınan mesafeden korkan, rahatsız olan din düşmanları tarafından 28 şubat kararları adı verilen,bu milleti kendi kökünden koparmayı,dininden diyanetinden uzaklaştırmayı amaçlayan,Necip Fazılın ifadesiyle kendi öz yurdunda PARYA(Her türlü toplumsal haktan mahrum kalma)durumuna düşürülmeye çalışılan,bu ucûbe kararlarla kapatılan,kapılarına kilitler vurulan İmam Hatip Ortaokulları ve Kuran Kurslarıyla, Kuranı Kerim eğitimine büyük bir darbe vurulmuştu, Bunun biz Müslümanlara otuz kırk yıla mal olacağını bilmemiz, unutmamamız lazım.Unutmadıkta! Ancak son yıllarda Rabbime binlerce şükürler olsun yüzkarası bu kararlar kaldırıldı ve o eski günlerdeki gibi,daha ileri seviyede okullarımız,Kuran Kurslarımız ve Camilerimiz cıvıl cıvıl öğrencilerle dolup taşıyor.Elhamdülillah.Korksunlar! Az kaldı Kuran nesli, Fatih’in torunları yeniden geliyor… Bunu için Yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır..Dünyada ve Ülkemizde de ciddi Kur!anı Kerim eğitimi verildiğini, verilen yerlerin olduğunu biliyorum.Bu hususta gayret gösteren kurum ve kuruluşlara,vakıflara,ömrünü bu yola vakfetmiş Kuran sevdalılarına can’u gönülden teşekkür ediyorum. Her ne kadar Kur’an Mekke de indi, Mısırda okundu;İstanbul’da yazıldı diye bir söz varsa da! Bugün dünyada ve ülkemizde çok güzel Kur!an Kerim okuyanlar var. .Benim hayran olduğum dinlemeye doyamadığım,dinlediğimde zaman zaman gözyaşlarımı tutamadığım birisi,ülkemizin yetiştirdiği ender Hafızlardan yanlış hatırlamıyorsam 1998 yılında Balıkesir civarlarında elîm bir kaza sonucu kaybettiğimiz merhûm (Allah kendisinden razî olsun mekanı cennet olsun)İSMAİL BİÇER Hoca efendi.Kendisini çok seviyordum, şimdi daha fazla seviyor yerinin doldurulamayacağını biliyorum.İsmail BİÇER Hoca Efendinin aşr-ı şeriflerini dinlemenizi tavsiye ederim. Bütün bu olanlara rağmen Hiç bir zaman ümitliğe düşmedim. Düşmeyelim, Geleceğin çok iyi olacağına inanıyorum.Çünkü Allahın yardımı her zaman bizimledir. Bunu biliyorum.Necip Fazıl Kısakürek’in Zindandan Mehmed’e mektup şiirinde belirttiği gibi….

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!


ALLAHIN SELAMI, RAHMETİ, BEREKETİ, LÜTÛF VE İHASNI ÜZERİNİZE OLSUN.

ZEKERİYA BORAY 07/07/2014 EPOSTA:Zekeriya.boray@gmail.com

KEMAL REİS ORTAOKULU DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ
KARAMAN




 Bu yazı 3471 defa okundu.
Önceki yazılar...
1

Hayra Davet

2

Kıyamete kadar savaş

3

BİR İNSAN=BÜTÜN İNSANLAR

4

KIYMETİNİ BİLİN…

5

SAKIN DENGEYİ BOZMAYIN…

6

KURAN’I KERİM; BATIL VE BATININ VELVELESİ…

7

KURAN : KARŞITKLARINA MEYDAN OKUYOR…

8

KUR’AN’I KERÎMİ OKUMAK, ANLAMAK VE YAŞAMAK( 1)…

   
Başa Dön