Hac, yani “Allah’ın Misafiri” makamına erişme ta yolculuk öncesinden başlayan, samimi bir niyetle başlar. Bütün ibadetlerlerde olduğu gibi Hacc ibadetinin de ilk şartı samimiyet ve şuurdur. Yani bilinçli yapma. Ne yaptığını bilme nereye ve niçin gittiğini bilmedir. Bu yüzden her ibadet Allaha gönderilen bir mektup gibidir. Eğer ne yaptığımızı bilmeden, niçin yaptığımızı bilmeden yapılan bir ibadet, içi boş bir zarf gibidir. Zarfların içini doldurmak lazım değil mi..

Yolculuğa çıkmadan önce her ne kadar yüreğinizin en ücra köşelerinde hissetseniz bile O kutlu vadinin rayihalarını, yolculuk yaklaştıkça eş-dost-akraba’ların sizleri ziyarete gelmeleriyle birlikte zirveye çıkar. O kutlu vadinin havası sadece sizde değil bütün bir etrafınızı çepeçevre sarıp sarmalamıştır artık. Gelenler “Mekke” der, gidenler “Mekke”, yamacınızda konuşulanlar “Kabe”dir, soluklandığınız hava bir “Ravza sıcaklığı”dır artık. Ve bir gün.. bir adım atarsınız Yüce Yaratıcının ismiyle “Bismillah” diyerek..

Normal bir adım değildir attığınız adım. Bir gezi, bir sılayı rahim, bir memleket izni değildir artık. Adımlar O’nun için atılmış ve ona doğru yürürken ilk Telbiyeler dillerdeki yerini çoktan almıştır bile.. “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk”. Emrine uydum geliyorum dersiniz Allah’a. Bir bakıma iltica edersiniz elsiz, ayaksız, başı açık, ayaklar yalın mahşervari bir eda ile. O’da zaten sizi misafirleri arasına seçmekle, size en güzel cevabı, ilticanızın karşılığını çoktan vermiştir..

Ucunda cennet olan bir yoldasınız artık. Yol cennete giderse, o yolda olan biten her şey de bir ibadet hükmünde sayılmaz mı, çekilen sıkıntılar, zorluklar, telaşeler ve de hazırlıklar her şey ama her şey o yola yönelik değil mi. Öyleyse yapılan bütün işler boşa gitmeyecek demektir. Dakikalarca pasaport veya çeşitli yerlerde beklemeler bile.

Bu yola baş koyan kişi şunları unutmaması ve bilmesi gerekir :

1. Allah’ın kabul ettiği bir haccın karşılığı (Allah rızası için ve onun belirttiği şekilde yapılan bir haccın) kesinlikle cennettir buyuruyor peygamber efendimiz.. bu yüzden baştan itibaren, samimi niyeti elden bırakmamak ve orda Arafatta vakfeye durmak ve ve Kabeyi ziyaret yani kısaca Haccı sırf Allah rızası için yapmak ve O’nun çağrısına uyarak o diyarlara gidileceğini unutmamak gerekiyor.

2. Hac mahşerin provası hükmündedir. Özellikle Arafat ta kendimizi bir hesap meydanındaymış gibi kabul etmeli kendimiz Allaha hatamızla sevabımızla sunmalıyız ki affedici olan O Yüce Allah günahlarımızı yerin dibine indirsin..

3. Bir Hz. Adem gibi cenneti yeniden arama yolculuğudur hac. Yeniden cennete dönme sevdasıdır, ve cennete gitme gücü ve kuvvetini yüklenme yeridir hac.

4. Artık her bir şeyi geride bırakma zamanıdır. Mahşere hazırlanan bir yolcusun sen, kefenine bürünmüş bir yolcu. Her şeyi geri bırakmak lazım, yönün Kabe, yüreğin Kabe yani Allah’ın beytine yani Allah’ın evine varmaya hazırlanacaksın. Çünkü artık sen Allah’ın misafirisin. Allah’ın misafiri olmaya namzet birisi artik malı mülkü dünyayı düşünmez ve düşünemez...

5. Zahmetsiz Rahmet külfetsiz nimet olmaz misali, katlanılan her sıkıntının mutlaka Allah için bir ibadet olduğunu bilecek ve ona göre her bir sıkıntıya ibadet gözüyle bakar sabrın kahramanı haline gelecek ve arınmış bir vücutla Allah’ın Kabesine varacaksın varmalısın...

6. Beyaz bir güvercini andırırcasına ihrama bürünüp başı açık, yalın ayak düşmelisin üzerinde ne rutbe ne mevki nede elbise kalmamalı. Çünkü başkaları ne der anlayışı geride kalmıştır. Orda kimsenin fiyakasına bakılmaz, kimsenin rütbesine bakılmaz, ancak ellerini açanların ellerindeki samimiyete bakarlar, dualarındaki samimiyete bakarlar

7. Hacta kavga yok, cinsel içerik yok, fasıklık yok günah isleme yok bunlardan arınmış bir haccı bulmak var ve bu yolda mücadele etmek var. Vakit her bir şeyden arınma vakti. Yer Allah’ın huzuru ve sen misafirsin. Bu vakitte kavga gürültü, fasıklığa mı vakit ayıracaksın. Niye geldin o zaman. Kavga etmeye mi, yoksa şeytanları yerin dibine geçirmeye mi. Zaman nefisle mücadele zamanı şeytanla mücadele zamanıdır. Aynı yolun yolcularıyla dövüşme zamanı değil.

Devam edecek..

05 OCAK 2008
Hulusi KAYA – Stuttgart
hulusi.kaya@hotmail.com