Abidin Sever

HAC İBADETİ

(...) Çoluk çocuğumuz bile bizim için bir imtihandır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır”(Enfal:8/28. Oğluna olan sevgin bile, seni deneme yoludur. Hz. İsmail’in sevgisi Hz. İbrahim için bir imtihandı; şeytanla karşılaşmalarında onun tek zayıf yönü olmuştu bu. (...)
DEVAMI

 
Hulusi Kaya
  Binlerce yıl Tarihe tanıklık eden Ülke: Mısır

(...)Bununla birlikte Osman’lının hizmetleri de Kahireyi kuşatmış. Yapılan her eser ya onarılmış ya ilave edilmiş veya yeni yapılmış. El Ezher camisinden tutun da, Kahire kalesi dahil olmak üzere, Amr İbnul As cami gibi, Hz. Hüseyin Cami gibi kahire başyapıtlarında mutlaka izleri bulunuyor. Şimdi adım adım gezimizin detayları. (...)
DEVAMI

 
 
 
ÖNEMLİ LİNKLER
 
Arama Yap

Google



 
Misafir kalem Alibeke Koçak'ın kaleminden
YOLCULUĞA VARMISINIZ?

''Dünya öyle bir metea değil ki nizaa değsin. ''Bunu bilir ve buna göre amel etmek yolunu ihtiyar ederiz.

Şu uzun ve pek derin zaman çukurunda, hızla dibe doğru giderken, hayat denilen deveran yolculuğunda, bir yerlere tutunmaya çalışıyoruz. Birşeyler yapmak, bir yerlere gelebilmek için çırpınarak hayatımızı idame ve devam ettirmek için çabalıyoruz. Emellerimiz, düşüncelerimiz, arzu ve isteklerimiz farklı da olsa hepimiz bu yolun yolcusuyuz.

Net olmayan kararlarımız, neticesinden emin olamadığımız işlerimiz, düş dünyamızdaki gibi tereddüdler içerisinde mücadele ediyoruz. Hayat bir kavga mı?, yoksa bir tesanüd yardımlaşma mı? bir birliktelik, birbirine mutlaka ihtiyaç olunan bir zaman tüneli mi? Neydim, neyim ve ne olacağımlarla geçen ahiret yolculuğu. Makinisti olmayan tren gibi, ne zaman nerede duracağını bilmeden hayat yolculuğumuz devam ediyor. Geçici dünya zevklerinin gideceğinden korkarak, aldığımız zevkin eleme dönüşmesi, zevk yerine acılı bir duruma gelmesi, bizleri ne kadar mutsuz ediyor. Mutlu olmanın reçetesi varmıdır? Evet vardır, binlerce sadık insanlar, peygamberler, asfiyalar, evliyalar, Allah dostları bu konuda aynı fikirdeler. Evet bir kurtuluş reçetesi, Kur'an-a ittiba ve ahirzaman Nebisi Hazreti Muhammed Aleyhisselatü Vesselamın, yaşam stratejisine uymaktır. Gerçek huzur ve kurtuluş budur.

''Evet, evet, evet... Eğer kainattan Risalet-i Muhammediyenin(A.S.V) nuru çıksa, gitse, kainat vefat edecek... Kur'an gitse, kainat divane olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.''

Dünyanın peşinden o kadar koşturuyoruz ki, bazen kendimiz bile ya kardeşim ne oluyoruz diyoruz. Düşünüyorum da;Nereden nereye geldik? Yaz aylarında Işıklara gitmek, vatan hasretini gidermek en büyük sevdalarımdan biri. Bozkandaktan geçerken, susanın kenarına oturmuş eş, dostlarla kısada olsa selamlaşmak, konuşmak ne kadar huzur veriyor. Kısacık dünya hayatımızda dostlarla ayrı kalmanın verdiği elem ve acı, bu kısacık sohbetlerimizde birden lezzete çeviriyor. Ve bizlere birşeyler hatırlatıyor;O kadar eş, dost, akrabaların mezaristana göçmüş, onlarla kavuşmak için ne lazım? Ölmek lazım, o zaman ölüm bir yok oluş değil, yeniden bir hayatın başlangıcı değil mi? Neyse biz Işıklara gidiyorduk...

Bozkandaktan geçip, Işıklar yoluna girince içim içime sığmaz bir halet-i ruhiyeye kapılırım. Otuz sekiz yıllık ömrümün belki de en güzel yıllarının geçtiği köyüme yaklaşınca, bir filim şeridi gibi ömrüm gözümün önünden geçer. Mezaristanı geçip, taşbaşına çıkıp aşağıları seyrediyorum. Hanönü, Sazak, eskiden babamların göçtüğü yayla, Bardasın dağlarının bir kısmı hepsi gözümün önünde. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Çocukluğumun geçtiği o güzelim yerler şimdi terk edilmiş. davar yayılıyor. İnsanların şen şakrak seslerinin yerinde çan sesleri duyuluyor. Hayat ne kadar hızlı geçiyor değil mi? Bu dünya bir oyalanma yeri, bizim asıl bir memleketimiz var, bizler oraya gideceğiz. Her insan ebedi yaşamak ister;bu da demek oluyorki bizler bu dünya için yaratılmamışız.

Evet, bu cisim ebedi değil, demirden değil, taşdan değil... ancak et ve kemikten ibaret birşeydir. Ani olarak senin başına yıkılıyor, altında kalıyorsun. Bak zaman-ı mazi senin gibi geçmiş olanlara geniş bir kabir olduğu gibi, istikbal zamanı da geniş bir mezaristan olacaktır. Bugün sen iki kabrin arasındasın;Artık sen bilirsin...

ÇIKMIŞSA İLAHİ EMİR, BAHANE BOL, TOPRAKTA BAŞLAR TOPRAKTA BİTER BU YOL.

Alibeke Koçak, 11 şubat 2008
SELÇUKLU-KONYA


 Bu yazı 2898 defa okundu.
Önceki yazılar...
1

Essalamün Aleyküm

2

Vazifen Ey Nefsim

3

Yolculuğa varmısın?

4

Gülerek Gitmek

5

Hayat ve memat arasında insan!...

6

Peygambere Göre Aile Hayatı‏

7

ADAB-I MUAŞERET(AHLAK)KURALLARI / Görgü Kuralları

8

RİSALE-İ NUR'DA RAMAZAN

9

ÖLÜMÜN HİSSİYATINDA

10

BİR SEÇİM, BİR HİKAYE

11 İLİM VE İNSAN
12

İNSANIN BİRİNCİ ÖĞRETMENİ ANNESİDİR

13

BİR DOSTUN ARDINDAN...

14

HASBİHAL...

15

ORUCUN HİKMETİ NEDİR?...

16

DOĞUYA YOLCULUK-1...

17

GERÇEK VASİYET...

18

DOĞUYA YOLCULUK-2...

19

DOĞUYA SEYAHAT BİTERKEN...

20

SÖZÜN BİTTİĞİ AN...

   
Başa Dön