Abidin Sever

HAC İBADETİ

(...) Çoluk çocuğumuz bile bizim için bir imtihandır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır”(Enfal:8/28. Oğluna olan sevgin bile, seni deneme yoludur. Hz. İsmail’in sevgisi Hz. İbrahim için bir imtihandı; şeytanla karşılaşmalarında onun tek zayıf yönü olmuştu bu. (...)
DEVAMI

 
Hulusi Kaya
  Binlerce yıl Tarihe tanıklık eden Ülke: Mısır

(...)Bununla birlikte Osman’lının hizmetleri de Kahireyi kuşatmış. Yapılan her eser ya onarılmış ya ilave edilmiş veya yeni yapılmış. El Ezher camisinden tutun da, Kahire kalesi dahil olmak üzere, Amr İbnul As cami gibi, Hz. Hüseyin Cami gibi kahire başyapıtlarında mutlaka izleri bulunuyor. Şimdi adım adım gezimizin detayları. (...)
DEVAMI

 
 
 
ÖNEMLİ LİNKLER
 
Arama Yap

Google



 
Misafir kalem Alibeke Koçak'ın kaleminden
BİR SEÇİM, BİR HİKAYE

Bir seçimi daha atlattık; Aday arkadaşlardan çok çevredeki insanlar seçimlerden daha çok etkilendi.Kavgalar,gürültüler gırla gitti. Neticede bir taraf güldü. Asıl mana kazanmak veya kaybetmek mi çok ta emin değilim. Elim bir kazaya kurban giden Rahmetli Muhsin başkan, ölürken bile mesajını açıkça verdi. Bu dünyanın ebedi olmadığını, mal, mülk, şan ve şerefin geçici olduğunu haykırdı, sıkıntılarla geçen bir ömrün ardından tam sefasını sürme arefesinde Sonsuzluğun Sahibine kavuştu.(Allah rahmet eylesin).

Mahalle muhtarlığına aday olmam münasebetiyle bu seçimi sıcağı sıcağına yaşadım. İnsan yaşamadan bazı şeyleri bilemiyor. Bunun bir hizmet yarışı olmasını çok arzu ederdim. Fakat yaşananlar ve yaşadıklarım, insanların içyüzünü görmemde bir vesile oldu. Şuna kesinlikle inandım ki; Siyaset=Yalan.

Bazı bu işe gönül vermiş insanları tenzih ederim ama gerçek bu. Çok mu zor sevmek sevgi göstermek? İllaki taraf olmak zorundamıyız. Kazanan ve kaybeden her iki tarafta ya komşumuz, ya arkadaşımız. Madem ki bu bir hizmet yarışı diyoruz o zaman gelin kucaklaşalım. Kardeşim sıra sende sen hizmet et ben sana destek olayım. Çok mu zor geliyor? Başarabiliriz, yapabiliriz. Bu bizim mayamız da var.

Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.

Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye. Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını bilememiş. içinden "Ne muhteşem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.

"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim.". Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve "Merhaba" demiş, "ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış.

Papatya da ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş. Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılamamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edip de bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya da kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini. Duygularının karşılığının olmayacağından, bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler.

Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve; "Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."

Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak. Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.

İçinden "Keşke onun da beni sevdiğini bilseydim. Keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş. Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayanamamış. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış. Her düşen yaprakta papatya, "seviyormuş" diye geçirmiş içinden.

İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş: "Seviyor mu, sevmiyor mu?"...

Sağlıcakla kalın.

Alibeke Koçak, 2 Nisan 2009/KONYA

 Bu yazı 2822 defa okundu.
Önceki yazılar...
1

Essalamün Aleyküm

2

Vazifen Ey Nefsim

3

Yolculuğa varmısın?

4

Gülerek Gitmek

5

Hayat ve memat arasında insan!...

6

Peygambere Göre Aile Hayatı‏

7

ADAB-I MUAŞERET(AHLAK)KURALLARI / Görgü Kuralları

8

RİSALE-İ NUR'DA RAMAZAN

9

ÖLÜMÜN HİSSİYATINDA

10

BİR SEÇİM, BİR HİKAYE

11 İLİM VE İNSAN
12

İNSANIN BİRİNCİ ÖĞRETMENİ ANNESİDİR

13

BİR DOSTUN ARDINDAN...

14

HASBİHAL...

15

ORUCUN HİKMETİ NEDİR?...

16

DOĞUYA YOLCULUK-1...

17

GERÇEK VASİYET...

18

DOĞUYA YOLCULUK-2...

19

DOĞUYA SEYAHAT BİTERKEN...

20

SÖZÜN BİTTİĞİ AN...

   
Başa Dön