Teravih Namazı
( 2 )
Ramazana mahsus ibadetlerden biri
de teravih namazıdır. Teravih namazı sünnet-i
müekkede’dir. Peygamberimiz bu namazı hem kılmış
ve hem de kıldırmıştır. (Ancak farz olur
endişesi ile cemaatle kılmaktan vaz geçmiştir).
Bundan sonra teravih namazını cemaatle
değil, herkes kendi başına kılmaya devam etti.
Hz. Ebu Bekir devrinde de bir değişiklik olmadı.
Hz. Ömer Halife olunca bir süre daha böyle devam
etti. Bir ramazan gecesi Hz. Ömer mescide geldi,
halkı kendi başına teravih namazı kılarken
görünce: “Öyle sanıyorum ki, bunları bir imam
arkasında toplarsam daha iyi olacak” dedi.
Ertesi gece Übeyy İbn Kâab’ı (r.a.) teravih
namazı için imam tayin edip cemaati onun
arkasında topladı.Teravih namazı bundan böyle
cemaatle kılınmaya başlandı.
Başka bir gece Hz. Ömer mescide
geldi, halkın vecd içinde namaz kıldıklarını
görünce: “Şu teravihin böyle cemaatle kılınması
ne güzel âdet oldu.” Diyerek sevincini ifade
etti.
Hz. Ali halkı bu namaza daima
teşvik etmiş ve: “Allah, Ömer’in kabrini
nurlandırsın, nasıl ki Ömer mescitlerimizi
teravihin feyzi ile nurlandırıp şereflendirdi
ise.” diyerek Hz. Ömer’(r.a) in bu yaptığını
tasvip ettiğini ifade etmiştir.”
Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali
dönemlerinden başlayarak günümüze kadar
kılınmakta olan teravih namazı 20 rekâttır.
Bu rivayet ve görüşleri şöylece
özetlemek mümkündür. Ramazan-ı Şerifte sekiz
rekât teravih ve üç rekat vitir namazının
cemaatle kılınması sahih rivayetlere dayanan
Peygamberimizin fiili ile sabit bir sünnettir.
Bu sekiz rekâtın 20 rekat olması Hulefâ-i
Râşidinin sünnetidir ki, buna fıkıh dilinde
müstehap denir. Ayrıca Peygamberimiz bu namazı
tavsiye etmiş. “Faziletine inanarak ve
mükâfatını umarak teravih namazını kılan
kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.
İ T İ K A F
İtikâf, niyet ederek bir camide durmak demektir.
Ramazanın son on gününde itikâf, kifaye olarak
sünnet-i müekkede’dir. Cemaatten biri itikâfa
girerse bu görev diğerlerinden düşmüş olur.
Peygamberimizin saygı değer eşi Hz.
Aişe validemiz şöyle demiştir. “Peygamberimiz
ramazan son on gününde itikâf ederdi. Bu
adetlerine, Allah’ın kendisini vefata daveti
zamanına kadar devam etmiştir. Peygamberimizin
vefatından sonra onun eşleri itikaf etmişlerdir.
Ramazanın sonunda bir mâli ibadetimiz daha
vardır kı, o da fıtır sadakasıdır. Zekât ibadeti
de genelde bu ayda yerine getirilmektedir.
Değerli Müslümanlar! Ramazan ayı
rahmet ve bereketi bol olan bir aydır. Bu ayın
feyzinden ve bereketinden yararlanmak için
elimizden geldiğince ibadetlerimizi eksiksiz
yapmaya çalışmalı; orucun kötülüklere karşı
koruyucu bir kalkan olduğunu dikkate alarak kötü
söz ve davranışlardan sakınmalıyız. Kimseyi
incitmemeye ve gönül kırmamaya gayret sarf
etmeliyiz. Günlük çalışmalarımızdan artan
zamanlarımızı Kur’an okuyup anlamı üzerinde
düşünerek değerlendirmeli, zamanın boşa
geçmemesine çaba harcamalıyız. Anne-baba ve
büyüklerimizin hayır dualarını almaya, akraba ve
komşularımızla olan ilişkilerimizi güçlendirmeye
çalışmalıyız. Dini bilgilerimizi artırmak için
kitap okumalı, dinin esaslarına ters düşen
bid’at ve hurafelerden sakınmalıyız.
Çocuklarımıza da zaman ayırmalı, duygu ve
düşüncelerinin olumlu yönde gelişmesine
katkılarımızı artırmalıyız. Malımızın zekatını
da vererek, bu mali ibadetimizi de yerine
getirmeli, yoksulları sevindirmeli, toplum
fertlerinin birbirleriyle sevişip kaynaşmalarına
vesile olmalıyız.
Bütün bunlar, bir taraftan
günahlardan arınarak yüce Allah’ın rızasını
kazanmamıza vesile olacak, diğer taraftan,
ahlakımızın güzelleşmesini sağlayacaktır.
Ramazan orucuna güneşin batışından başlamak ve
imsakten itibaren yemek, içmek ve cinsi ilişkide
bulunmamak şartı ile gündüz kuşluk vaktine kadar
niyet edilebilir. Normal olarak oruca sahur
yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak
sahura kalkmayacak olan kimse, yatarken niyet
eder. Şayet yatarken niyet etmemiş ise kuşluk
vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir.
Yeter ki, imsakten itibaren orucu bozacak bir
şey yememiş olsun.
Oruç tutmak maksadıyla sahura kalkmak
niyet sayılır. Niyet, esasen kalb ile olur. Yani
oruç tutacağını gönlünden geçiren kimse niyet
etmiş demektir. Ancak gönlü ile yapılan bu niyet
dili ile söyleyip teyit etmesi güzeldir.
Şöyle niyet eder. “Niyet ettim Allah rızası için
ramazanın bu günkü orucunu tutmaya”. Sahura
kalkıp yemek müstehaptır. Peygamberimiz:
“Sahurda yemek yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde
bereket vardır.” Buyurmuşlardır. Sahur
yemeği oruca dayanma gücünü artırır. Ayrıca
duaların kabul edildiği vakitlerden biri de
sahur zamanıdır. Oruçlu sahura kalktığı zaman,
dilekleri için duâ etmeli ve Allah’tan
günahlarının bağışlanmasını istemelidir,
İftar vakti yapılan dualar da kabul edilir.
Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur.
“Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul
edilir.
1. Oruçlunun iftar anındaki duası
2. Adaletli hükümdarın duası
3. Mazlumun duası
Abidin
Sever 04-10-2011 Karaman |